34,7570
2.942,59
10.081,00
Mersin Barosu yönetim kurulu üyeleri, avukatlar, CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, CHP İl Başkanı Av. Adil Aktay ve Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan’ın katılımıyla gerçekleşen tören, Mersin Büyükşehir Belediyesi Bandosu’nun eşliğinde saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.
Mersin Barosu Başkanımız Av. Bilgin Yeşilboğaz Atatürk Anıtı’na çelenk sunmasının ardından yaptığı basın açıklamasında, 5 Nisan Avukatlar Günü’ nün kutlama değil, mücadele günü olduğunu belirterek,
“5 Nisan savunma mesleği adına, adalet adına ve hukuk adına umutla bakamadığımız kara gündür. Bugün adaletin, hukukun en ızdıraplı döneminin yaşandığı gündür. 5 Nisan Avukatlar Günü sadece avukatların sorunlarını değil, ülkedeki tüm hukuksuzlukları bir kez daha haykırma günüdür. Avukatların her günü, her dakikası hukuksuzluklarla mücadele günü olduğu gibi, 5 Nisan Avukatlar Günü de kutlama değil, mücadele günüdür. Ülke olarak adaletsizlik kuşatmasıyla karşı karşıya olduğumuz, Türkiye’de hukuksuzluğun bir günlük bilançosunda dahi insanların çok ağır bedeller ödediği, avukatların her daim tehlike altında olduğu, hukukun işlevsizleştiği, her insanın adalet özlemiyle kavrulduğu, bu nedenle avukatların ülkenin dört bir yanında adalet ateşini yaktığı, savunma özgürlüğünün, düşünce ve ifade özgürlüğünün tutuklandığı bir ülkede, biz avukatların her günü mücadele günüdür. Karanlıkları cübbemizle aydınlattığımız gün, yeryüzü adaletin yüzü olduğu gün, 5 Nisan avukatlar için kutlama günü olacaktır” ifadesini kullandı.
Konuşmasında İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ve hukuktaki yozlaşmaya dikkat çeken Yeşilboğaz, “Bir gece ansızın her şey olabilir” dönemindeyiz! Bir gece ansızın İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçilerek kadın haklarına, çocuk haklarına ağır darbe yapıldığını, kadın cinayetlerine, çocuk istismarına gözlerin ve kulakların kapatıldığını gördü bu ülke. Bir gece ansızın üniversitelere, belediyelere kayyum atandığını, doğanın, yaşam alanlarımızın rant uğruna talan edildiğini gördü bu ülke. Bir gece ansızın hukuksuzca avukatların, gazetecilerin, akademisyenlerin, öğrencilerin, siyasilerin tutuklandığını, vurulduğunu gördü bu ülke. Baroların bölünmesi yasasına karşı, savunma yürüyüşü yapan baro başkanlarına Ankara’nın girişinde, milletin iradesini ve egemenliğini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde yapılan polis kuşatmasını gördü bu ülke. Emekçinin alın terini, fakirin ekmeğini sömürü torbasına sığdırmaya çalışan yasa düzenini gördü bu ülke. Tarife sığmaz halimiz. Aklın, vicdanın, hukukun ve demokrasinin bittiği yerdeyiz” diye konuştu.
Avukatların mesleki ve ekonomik sorunları ile avukatlara yapılan saldırıları dile getiren Baro Başkanı Yeşilboğaz konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dünyayı ve ülkemizi saran corona virüs salgını tedbirleri nedeniyle meslektaşlarımızla bir arada olamasak da, meslektaşlarımız için gerek ferdi olarak, gerekse diğer barolarla birlikte mesleğimizin, hukuk sistemimizin ve ülke sorunlarının çözümüne yönelik mücadelemizi sürdürüyoruz. Pandemi ile ülkemizdeki siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, mesleğimize çok ciddi zararlar vermekte, meslektaşlarımızın çok ciddi mağduriyetler yaşamasına sebep olmakta ve avukatlık mesleğini geriye götürmektedir. İçinde bulunduğumuz bu zor sürecin en az zararla atlatılması için en büyük katkıyı sunan meslektaşlarımızdır, hukukçulardır. Bu konudaki rolleri yadsınamaz olan tüm meslektaşlarımıza tek tek teşekkür ediyorum.
Ancak bu süre içerisinde siyasi iktidardan beklediğimiz olumlu yaklaşımları göremedik. Bizlere sunulan yargı reformundaki paketin aksine, avukatı yargının dışında bırakmaya, özgür savunmayı susturmaya yönelik yasal düzenlemelerle karşı karşıya kalmaktayız. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) yapılan değişiklikle, avukatın duruşma salonundan atılmasının önü açılmıştır. Yine çıkarılan yönetmelikle, cezaevinde avukatın müvekkil görüşmesine sınırlama getirilmesi, yine çıkarılan yönetmeliklerle avukatın müvekkiliyle görüşmelerinin dinlenmesi, avukatın bilgi ve belgeye ulaşmasına engel olunarak, dosya incelemesine idari sınırlama getirilmesiyle avukatların işini yapması daha zor hale getiriliyor. Ekonomik anlamda ciddi sıkıntı içerisinde olan avukatlık mesleğini, çıkarılan yasalar ve yönetmeliklerle yok etmeye, savunmayı dışlamaya yönelik olan bu çabaların karşısındayız.
Hukukçular iyi niyetle hukuk mücadelesi verirken, siyasi iktidar tarafından hala avukatların yetkilerinin kısıtlanmaya çalışılması asla kabul edilemez. Avukatlık mesleği, tarih boyunca türlü engellemeler ve baskılarla karşılaşmıştır. Bu engellemelerin perde arkasında ise hep başka kaygılar ve maksatlar olmuştur. Mesleğimize yapılan sistematik saldırıların tümü bu kirli düşüncelerin ürünüdür. Türkiye’nin hukuk tarihinin hiçbir evresinde, avukatlar bu denli tehlike altında olmamıştır. Ancak avukatlık mesleğinde elde edilen asırlık kazanımların, siyasi otoritenin kaygıları nedeniyle yok edilmesi ya da içinin boşaltılması asla mümkün değildir.
Bırakın avukatları gömmeye çalışmayı. Unutmayınız ki, adaletin tomurcuklarıyız, her mevsim çoğalırız, her mevsim büyürüz. Cübbemizin gölgesinde her mevsim özgürlük, her mevsim insanca yaşam güvencesi vardır. En uzun yoldur adalet, en uzun yolculuktur avukatlık. Bırakın devekuşu siyaseti yapmayı; ülkemizde hukukun ahlak ve vicdan sorununu çözün! Bağımsız savunmanın temsilcisi olan avukatların mesleki ve ekonomik sorunlarını çözün. Çünkü adalet beklentisi en yaşamsal beklentidir. Avukatlığı yüceltmek; insan hak ve özgürlüklerini, demokrasiyi, ülkeyi yüceltmektir.
Hak ve özgürlükleri savunma yolunda mücadele eden Mersin Barosu olarak; kadına şiddetin, çocuk istismarının, doğa ve çevre talanının önünü açan tüm yasal düzenlemelerin karşısında olmaya, devam edeceğiz. Biz hukukçular hak temelli mesleğimizi icra etmemizin karşısında, siyasi iktidardan ve avukatı baktığı dosyayla özdeşleştirip savunmaya şiddet uygulayan vatandaşlardan saygı bekliyoruz. Avukata yönelik sistematik saldırıların, sözlü ve fiili saldırıların, meslektaşlarımızın kollukta, savcılıkta, mahkemelerde, adliyelerde boğuştuğu yığınla sorunların artık son bulmasını istiyoruz.
Mersin Barosu olarak Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ışığında verdiğimiz mücadele, adalet mücadelesi, demokrasi mücadelesi, cumhuriyet mücadelesi, hukukun üstünlüğü mücadelesi, insanca yaşam mücadelesi, yaşanabilir çevre mücadelesidir. Tüm meslektaşlarımız ve barolar aynı gemide olduğumuzu unutmadan aynı mücadeleyi vermelidir. Tüm meslektaşlarımızın 5 Nisan Avukatlar Günü’nü yönetim kurulumuz adına kutlarım.”
Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit yaptığı konuşmasında, “Ülkemizde yaşanan bugünkü süreç, bir samandan bir büyük yangın çıkarmaya yönelik. Ülkede çıkan büyük yangını gölgelemek adına her türlü davranışa başvuruluyor. Linç kampanyaları yapılabiliyor ve yapılan bu linç kampanyalarından da, her biri emekli olmuş, birer vatandaştan öteye artık yükümleri olmayan, sivil olan insanların yapmış oldukları bir açıklamayı bir darbe girişimi gibi lanse edip insanları linç etme noktasında davranan ve bununla beraber ülkenin gündemini yokluktan, adaletsizlikten alıp başka bir noktaya taşımayı hedefleyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Bunun için hak, hukuk ve adalet mücadelemiz hiç yılmadan hep birlikte sürecektir. Tüm avukatlarımızın 5 Nisan Avukatlar Günü’nü kutlarım ”dedi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ise, avukatların iş dünyasının ayrılmaz bir parçası olduğunu ifade ederek, “Sanayi, ticaret, ekonomi nasıl gelişir? En büyük kriter nedir? Güven ortamıdır. Güven ortamı olmazsa kimse cebindeki parayı yatırıma harcamaz. Onun için hep birlikte mücadele edip, Türkiye’de hukuku ve diğer güvensizlik ortamı yaratan her türlü düşüncenin önüne geçmemiz gerekmektedir. Hepinizin günün kutluyorum” diye konuştu.
CHP Mersin İl Başkanı Adil Aktay ise, “Hukuk işlevsiz hale geldiyse, o ülkedeki tüm mekanizmalar da işlevsiz hale gelir. Bugün bunu yaşıyoruz. Bütün mekanizmalar felç olmuş durumda. Hiçbir kurumun işlevi kalmamıştır. Bunun temelinde de ülkede hukukun yok olasıdır. Hukuk devleti ilkesi, herkesin güvencesidir. Mal güvenliği, can güvenliği, ifade özgürlüğü en önemli özgürlüktür. Bunu işlevsiz hale getirirseniz, o ülkenin ileri gitmesi, kalkınması mümkün değildir. Şu anda da sistem kendi kendini kilitlemiştir. 3 yıl önce bir sistem değişikliğine gidildi. Ama maalesef bugün geldiğimiz bu noktada görüyoruz ki, verilen tüm yetkilerin tek kişiye verilmesi de yetmiyor. Daha fazla manevra çeviriyorlar. Ama maalesef başaramayacaklar. Bu ülkenin demokrasi birikimi vardır. Demokrasiden yana güçleri vardır. Demokratları vardır. Hukukçuları vardır. Yüreğini, beynini ortaya koyacak mücadele azmi olan hukukçuları vardır. Hep birlikte başaracağız” şeklinde konuştu.