34,2725
37,6802
2.912,35
26 Haziran 2024 gece yarısı meydana gelen ve uzmanları da şaşırtan Mersin merkezli depremin ardından tartışmamız gereken o can alıcı ‘depreme dayanıksız yapılar’ konusu bir yara gibi yeniden depreşti: Mersin’ de 2000 öncesi yapılmış pek çok sitenin yapılacak denetimlerde deprem riski bir yana oturulamayacak kadar güvensiz olduğunu bilmeyen var mı?
Oturup burada bir zamanlar yazlık amaçlı ucuz malzemeyle yapılan demiri korozyonla erimiş, deniz kumuyla ayakta kalması sağlanan sayısız site adı sıralayabilirim.
O yazlık sitelerdeki konutlar ucuz olduğu için artık barınma amaçlı kullanılıyor ancak bunlar deprem anında barınanlar açısından konuttan çok tabutluk… İkilemde hissediyorum kendimi; En küçük depremde bu sitelerin büyük bölümündeki konutların çoğu insanların mezarı olacak..
Deşifre olmaları halinde başını sokacak başka yeri olmayan insanlar ne yapacak?
Mersin sahil kesiminde Mezitli’den Silifke’ ye kadar uzanan ve 2000 sonrası yapılmış olsa da sıvılaşma riski yüksek, göstermelik denetimler dışında sağlıklı olup olmadıkları tartışılır konutları saymıyorum bile…
** Mersin’ deki bu hafif denebilecek depremi savuşturmuş ve olası daha büyük felaketlere hazırlıklar bir kez daha ötelenmişken 6 Şubat Maraş-Antakya depremleri dünyaca ünlü Nature Scientific Reports dergisinde kapsamlı olarak ele alındı. Sismik araştırma konusunda yetkin bilim insanlarının kaleme aldığı makalede Hatay’da başlayıp Kızıldeniz’de Akabe Körfezi’ne kadar uzanan Ölü Deniz Fay Zonu’na dikkat çekilirken şu uyarılara yer verildi: 6 Şubat 2023 depremi komşu Hacıpaşa Fayı’na stres yüklemiş ve kırılma potansiyelini artırmıştır. Hem arkeosismolojik hem de paleosismolojik veriler, Ölü Deniz Fay Zonu’nun kuzeyde yaklaşık 600 yıldır ve güneyde 900 yıldan fazla bir süredir sismik olarak sessiz olduğunu göstermektedir. Ölü Deniz Fay Hattı’nın en kuzey ucundan başlayıp çeşitli aralıklarla güneye doğru hareket eden, muhtemelen Akabe Körfezi’ne kadar uzanan, potansiyel olarak 7 ve üzeri büyüklükte, yüzey kırığı oluşturan deprem dizisidir. Bu durum, Ölü Deniz Fay Hattı’nda içinde veya kenarında yaşayan Türkiye’nin güney bölgesi, Suriye, Lübnan, İsrail, Ürdün ve Mısır’daki 30 milyon nüfus göz önünde bulundurulduğunda dramatik sonuçlar doğuracaktır.” Antakya’dan ölü denize, Mısır’a kadar uzanan yeni bir 7 ve üzeri büyüklükte bir deprem, 2023 Şubat depremiyle hasar görmüş, çoğu deniz kumuyla yapılmış ve korozyona uğramış binlerce konutu nasıl etkiler? Kıbrıs’ı vuracak ve gerçekleştiğinde yaratacağı tsunami etkisiyle başka hasar yaratmasa bile Mersin sahillerini sular altında bırakacak bir başka deprem riskinden söz etmiyorum bile..
Yapılması gereken şey çok basit; Mersin’ de iş olsun babından baştan savma olmayan bir bina envanteri yapılmalı. Uzmanlardan oluşan çalışma grupları tüm binaları denetlemeli, güçlendirilmesi gerekenler güçlendirilmeli, yıkılması gerekenler yıkılmalı…
Durmadan kendime soruyorum; ben mi abartıyorum, yoksa olası felaketlere üç maymunları oynayarak toplu cinnete yakalanmış halde koşuyoruz da farkında mı değiliz?