34,6734
2.960,54
9.652,00
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine tepki gösteren Kılıçdaroğlu, “Kadınları her türlü şiddete karşı korumak, kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti kaldırmak.” Bütün kadınların huzurunda Erdoğan’a soruyorum. Sen bunun neresine karşısın?” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
Bu mücadele bir hak mücadelesi! Dostlarımızla birlikte, işçiyle, köylüyle, emekliyle, emekçiyle, apartman görevlileriyle, hep birlikte başaracağız. Ne yaparlarsa yapsınlar inandığımız yoldan hiçbir güç bizi geri döndüremeyecek.
Devletin artık iyi yönetilmediğini sağır sultan bile duydu! Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bir kişiye emanet edemeyiz. Tek kişiye ülke yönetimi devredilemez. 83 milyon Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sahibidir.
Urfalı bir arkadaşımız, “Paran yoksa, eşin, çocuğun, komşun yüzüne bakmaz ama en acısı hem paran yok hem Urfalıysan devlet yüzüne bakmaz. İnsan yüzüne bakmaz” diyor. Devlet değil, Saray’da oturanlar senin yüzüne bakmaz.
Buradan 83 milyon vatandaşımıza açık ve net çağrı yapıyorum. Hiçbirimizin umutsuzluğa kapılma hakkı yoktur. Beraber Türkiye’yi aydınlığa çıkarmak namus borcudur. Türkiye’nin sorunlarını beraber çözeceğiz. Önce Allah’a, sonra kendinize, sonra bize güvenin! Türkiye’yi aydınlığa beraber çıkaracağız.
Öyle bir noktaya geldik ki, akşam yatarken yarın sabah ne olacağını bilmiyoruz. Sabah kalktığımızda hangi kabusa uyanacağımızı da bilmiyoruz. Çünkü devlet yönetilemiyor! Devlet ahlakla, istişareyle yönetilir, öfkeyle değil! İsrafla, savurganlıkla devlet yönetilmez. Kin ve öfkeyle devlet yönetilmez… Egemen güçlerin talimatıyla Türkiye Cumhuriyeti yönetilmez.
Baştan söyledim, yine söyleyeyim. Devlet önyargıyla yönetilmez. Devlet, “bu koltukta kalayım, ne olursa olsun” anlayışıyla yönetilmez. Koltuğa tapılan bir ülkede ne gelişmeyi, ne kadın-erkek eşitliğini asla bulamazsınız.
Bir sabah kalkıyor 42 milyon kadının hakkını elinden alıyor! 42 milyon kadına ihanet edeni gayet iyi görüyoruz. Bir kişi kalktı dedi ki, “Fesh ediyorum”. Kimsin sen! Adaletsizliğin ağababasısın biz onu biliyoruz. Kin ve öfkeyle ülkeyi yönetiyorsun. Yandaşlarına milyar dolarlar kazandırdığını biliyoruz. Siyaseti cep doldurma aracı olarak gördüğünü de biliyoruz.
AK Parti’ye MHP’ye oy veren kadınlara seslenmek istiyorum. Cumhur İttifakı diyorlar ya, aslında Cumhur İttifakı yok orada, koltuk ittifakı var. İlkeler yok orada. Bütün mücadele koltuğu korumak üzere.
11 Mayıs 2011’de İstanbul Sözleşmesi kabul edildi. Amacı aile içi şiddeti önlemek. Tüm kadınların adına soruyorum. Erdoğan, sen bunun nesine karşısın? Gazi Meclis’ten oy birliğiyle çıkan İstanbul Sözleşmesi’ni fesh ederken kime sordun, bu ülkenin kadınlarına sordun mu? Kadınların nasıl şiddete uğradığını biliyor musun?
AK Partililerin, MHP’lilerin ağzında güller vardı ilk biz imzaladık diye. Yere, göğe sığdıramıyorlardı. Eller kalktı, eller indi. Oy birliği ile. Konuşanların hepsi, “Bu başarı Türkiye’nindir” diye laflar etti. Bir kişi kalktı bir gece yarısı sözleşmesi feshetti. Neye göre? Hukuka göre mi ahlaka göre mi? Böyle bir anlayış Orta Doğu’da yoktur. En çok ses çıkarması gereken TBMM Başkanı’dır. Milletin iradesi gasp edilmiştir. Burada 600 milletvekili var. Buradan oy birliği ile geçti. “Koltuğumu nasıl korurum” arayışı içine giriyor. Koltuğu zorbalık ile koruyanların sonu kötü olur. Kadınların oyları ile o zorba oradan aşağı inecektir buna inanıyorum.
Bir hakkı kadınların elinden almak zorbalıktır. Bu devlette zorbalığa asla izin vermeyeceğiz. En çok itiraz etmesi gereken kişi TBMM başkanıdır. Milletin iradesi gasbedilmiştir. O yüzden diyorum, sen kimsin?
Bu sözleşmesinin 56. maddesinin 1.fıkrası şöyle: Mağdurun en azından kendisinin veya ailesinin tehlikede olabileceği durumlarda failin kaçması veya geçici veya kesin olarak serbest bırakılması halinde mağdurun bilgilendirilmesini sağlamak diyor. Ne oldu? Daha dün. Hapishanede çıkan kişi gitti eski karısını öldürdü. Bu düzenleme varolan kanunlarımızda yok. İstanbul Sözleşmesi’nde vardı. O kadının günahı sarayda oturanın boynundadır. Adım gibi biliyorum; o zorbayı ordan indireceksiniz. Kimse kadınların önünde takoz olmayacak.
Eskiden denirdi ki bir ay sonra, bir hafta sonra ne olacak. Şimdi yatıyoruz, bir gün sonra ne olacak? İzlenen ekonomi politikası dünyada alay konusu. Ekonomi var bir de erdonomi var. Erdonomi ne demek, 128 milyar doları birilerine vermek. Erdonomi ne demek ekonomiden bihaber olmak, istediği adamı istediği zaman göreve getirip istediği zaman görevden almak. Erdonomi ne demek? Cuma günü 450 milyon dolar satıldı. Kime satıldı, kim voliyi vurdu bilinmiyor. Açıklanır mı, açıklanmaz. Eskiden bir kişi çalışır bütün aileye bakardı. Şimdi 83 milyon kişi çalışıyoruz saraya ve Londra’daki bir avuç tefeciye bakıyoruz. Biz bu ülkede kadına şiddeti önleyeceğiz. Biz herkesin huzur içinde yaşamasını sağlayacağız. Her evde tencerenin kaynamasını sağlayacağız. İşsizlik belasını bitireceğiz.
Kısa sürede bu felaketi nasıl atlatabileceğimizi 9 maddede bilginize sunacağım:
1. Yaşanan sorun, güven sorunudur. İktidara güven yok. Erdoğan’a da güven yok. Tümüyle güveni iflas etmiş vaziyette. Bir söylediği öbürünü tutmuyor. Öncelikle güvenin inşa edilmesi lazım. Kesinlikle Erdoğan’ın çıkıp; “Ben ciddi bir israfa son paketi açıklayacağım” diyip, milletin önüne çıkması lazım. 13 uçağım var, ikisini tuttum diğerlerini satıyorum, araba saltanatına son veriyorum, Kanal İstanbul gibi ucube, ne olduğu belli olmayan, kaynakların birilerine peşkeş çekildiği projeleri yapmayacağım diyecek. Zorunlu olmadıkça temsil törenleri olmayacak. İsrafa son programı açıklaması lazım.
2. Kamu mali yönetimi ve bütçe birliğini sağlaması lazım.
3. ‘Bağımsız kurumlara asla siyasi müdahale yapmayacağım’ diye açık ve net açıklama yapması lazım. Merkez Bankası Başkanı’nı ve para politikaları kurulunu hemen görevden alması lazım.
4. Hemen derhal ekonomi sosyal konseyi toplayacaksın. Memlekette buhran var. Şikayet edenleri topla, bakanları diz karşısında. Beraber çözüm üretin.
5. Döviz bazında gelir elde edenlerin bütün taahhütlerini Türk lirasına çevireceksiniz.
6.Tahsili geçmiş alacaklar var. Bunların alınması lazım.
7. Salgının en çok etkilediği kesimler için bir Toplumsal Dayanışma Programı açıklanması zorunludur.
8. Kısa vadeli istihdam olağanının mutlaka sağlanması lazım.
9. Bu ihvan politikasından vazgeçecek.
Erdoğan bundan bir süre önce, Covid-19 aksaklıklarından sorumlu ben değilim ben demek için, “Benim alanım ekonomi ben ekonomistim” diyor. Ekonominin geldiği yer malum. İyi ki doktor değil, Allah yüzümüze bakmış. Doktor olsa memlekette yaşayacak kişi kalmayacak.